İstanbul Barosu başkan ve yönetim kurulunun “basın ve yayın yolu ile terör propagandası yapmak”, “basın ve yayın yolu ile yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşmasına bugün İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri’deki Marmara Cezaevi Yerleşkesi’ndeki 1 no’lu duruşma salonunda devam edildi. Savcının mütaala için süre istediği duruşma 5-6-7-8 Ocak 2026’ya ertelendi.
Turgut Kazan savunma yaptı
Duruşmada, İstanbul Barosunun önceki başkanlarından Av. Turgut Kazan 63 yılına meslektaş olarak tanıklık ettiğini belirtti ve İstanbul Barosunun tarihsel önemine dikkat çektiği bir savunma yaptı. Av. Turgut Kazan, Mîsâk-ı Millî’nin kabulü üzerine İngilizler tarafından basılan Meclis-i Mebûsan’ın o dönemki başkanı dava vekili Celalettin Arif’in aynı zamanda İstanbul Barosu Başkanı olduğunu anımsattı. Celalettin Arif’in arkadaşları ile Anadolu’ya geçtiğinde TBMM Başkanı Mustafa Kemal tarafından büyük bir heyecanla istasyonda karşılandığını ve derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Yardımcısı olarak seçildiğini hatırlatarak, İstanbul Barosunun böyle önemli bir kurum olduğunu vurguladı.
Ardından İstanbul Barosunun Cumhuriyet tarihi ve darbe dönemlerinde uğradığı baskıları ve bunlarla nasıl mücadele ettiğini örneklerle anlatan Kazan, baronun sadece bir meslek kuruluşu değil, savunma hakkının temel güvencesi olduğunun altını çizdi. Suçlamalara ilişkin de savunmalarını sunan Av. Kazan, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin sıklıkla verdiği ihlal kararlarının hükümeti bu davaya konu edilen propaganda suçuna ilişkin değişikliğe zorladığını ve bu suçların İnsan Hakları doğrultusunda nasıl değişikliğe uğradığını aktararak, Mahkeme’nin beraat kararı vermesi gerektiğini söyledi.
Duruşma Ocak 2026’ya ertelendi
Savcının mütaala için süre istediği duruşma 5-6-7-8 Ocak 2026’ya ertelendi. Duruşma çıkışa açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu şunları söyledi:
Kaboğlu: Cezaevi kampüsünde duruşma yapılamaz dava görülemez
“Dünkü ve bugünkü duruşmalara iki önemli talep damgasını vurdu. Birincisi Silivri’de cezaevi kampüsünde duruşma yapılamaz dava görülemez. İkincisi ise bu dava temelsizdir. Hemen derhal beraat verilmesi gerekiyor. Evet derhal beraat talebi bütün konuşmacıların avukat arkadaşlarımızın, müdafilerimizin, baro başkanlarımızın Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın ortak talebi oldu dün ve bugün. Dün Anayasaya aykırılık itirazıyla başladık. Bu davanın benzeri davaların bu şekilde kent dışında mahkeme dışında rastgele bir yerde görülmesinin Anayasaya çok yönlü olarak aykırılığını ortaya koyduk.
Bir kişi değil, birden çok kişi hem uzman görüşleriyle hem de savunma açısından ama mahkeme ağır ceza mahkemesi bütün bu talepleri reddetti. Bu bakımdan ocak ayına ertelenen bu dava aslında yaklaşık olarak 9 aydır sürdürülmekte olan hukuku araçsallaştırma, hukuku siyasallaştırma davasının olduğu bir kez daha tescil edildi. Biz İstanbul Barosu olarak haklılığımızı bugün burada tekrar teyit ettik ve bu haklı mücadeleye barolara anayasamızın ve yasalarımızın vermiş olduğu hukukun üstünlüğünü savunma ve insan haklarını koruma kararlılığını bu olumlu yükümlülüğü yerine getirmek için bugüne kadar olduğu gibi bugünden itibaren çalışmaya devam edeceğiz. Herkes için her zaman ve her yerde hukuk, dedik diyoruz ve. demeye devam edeceğiz”