Sekiz yaşındaki çocuğun konuşması bir anda yavaşladı, 10 ay sonra ise hayatını kaybetti! Peki buna sebep olan şey neydi?

4

Louise Pearce’ün telefonu çaldığında, tüm evi baştan aşağı temizlemiş, rahatlamak için televizyon izliyordu. 2024 yılının şubat ayında ilk yarıyıl tatilinin gece yarısını henüz geçmişti.

Louise, saatler önce hastaneden ortanca oğlu Charlie ile eve dönmüş, kocası Gary’yi en küçük oğulları olan sekiz yaşındaki Thomas’ın bazı testleri yapılırken yanında bırakmıştı. Telefonun diğer ucundaki Gary panik içindeydi: “Louise, geri gelmelisin. Taramada bir şey buldular” dedi.

“Midem bulandı…. En büyük oğlum 23 yaşındaki Josh, Charlie’ye bakarken ben de hastaneye gittim. Dehşete kapılmıştım” diyen Louise şunları söyledi:

“Thomas’ı doktora ilk götürdüğümde Ocak 2024’tü. Normalden daha yavaş konuşmaya başladığını fark ettim. Söylediği her şey gayet anlaşılırdı, sadece bir cümle kurması çok uzun sürüyordu. Ancak aile hekimimiz endişelenmedi. Thomas’ın işitmesinde de bazı sorunlar vardı, doktor bunun kulaklarının tıkalı olmasından ve konuşmasını etkilemesinden kaynaklanabileceğini söyledi. Kulaklarını temizlettirdik ama hiçbir değişiklik olmadı.”

ELİ TİTREMEYE BAŞLADI, OYUNCAKLARIYLA OYNAMAKTA ZORLANIYORDU

Thomas giderek daha fazla sinirleniyordu. Herhangi bir ülkenin bayrağını tanıyabilen, kardeşleriyle ya da okul arkadaşlarıyla birlikte olmayı seven zeki bir çocuğun artık iyi konuşamaması ailesine hiç mantıklı gelmiyordu.

Metro.UK’e konuşan Louise, “Doktoru gördükten üç hafta sonra, sağ eli titrediği için oyuncağıyla oynamakta zorlandığını gördüm. Bu durum yavaş konuşmasıyla birleşince beni endişelendirdi ve acil servisi aradım. Sorularını yanıtladıktan sonra MRI taraması için yönlendirildik. İki hafta ve daha fazla testin ardından Gary beni hastaneden aradı ve sonuçları almak için geri dönmemi istedi” dedi.

ZALİM HASTALIK ORTAYA ÇIKTI: YÜKSEK DERECELİ VE AGRESİF

Thomas’ın konuşmasını, yürümesini, yemek yemesini ve nihayetinde hayatını yavaş yavaş elinden alacak zalim bir hastalığı olduğu ortaya çıktı; bazal ganglionlarında, her iki talamisinde, sol temporal lobunda, frontal lobunda ve üst beyin sapında kötü huylu beyin tümörleri vardı. 

Doktor şöyle açıkladı: “Lafı dolandırmayacağım. Yüksek dereceli ve agresif. Örneği ileri testler için Great Ormond Street Hastanesi’ne göndereceğiz.”

Aile tamamen şok olmuştu. Söylenenlere inanamıyorlardı, uyuşmuşlardı. Thomas’a kafasında bir kitle olduğunu ve bu yüzden elinin ve konuşmasının etkilendiğini söylediler. Küçük çocuk pek bir şey söylemedi, sadece söylenenleri kabul etti.

Ancak ailenin yine de umudu vardı; kitlenin etrafında şişlik yoktu, bu yüzden acil olmadığı söylendi. 

Aile, diğer kanserlerde olduğu gibi ameliyatın mümkün olabileceğini ve genetik mutasyonları belirlemek için yapılacak bir biyopsinin Thomas’ın bir klinik araştırmaya uygun olduğu anlamına gelebileceğini düşündü. Ama ne yazık ki her iki konuda da ‘hayır’ cevabı aldılar.

‘THOMAS’IN EN FAZLA BİR YILI VAR’

Beyin tümörü bulunduktan iki hafta sonra ilk biyopsi sonuçları çıktığında danışman, aileye şunları söyledi: “Bunu size sadece Google’da arayacağınızı bildiğim için söylüyorum. Thomas’ın en fazla bir yılı var. Ona biraz radyoterapi verebiliriz, bu da size biraz daha zaman kazandırabilir ancak tavsiyemiz yapabiliyorken güzel şeyler yapmanız.”

“Haber o kadar açık bir şekilde verilmişti ki inanamadım. Sağlık ekiplerinin bunu her gün yaptığını anlıyorum, ancak bunun birinin çocuğu olduğunu ve ailesine öleceğini söylemenin gerçekten zor olduğunu unutmamalılar. Biz sadece küçük oğlumuzu bir gün ya da bir saat daha hayatta tutmak için elimizden geleni yapmak istedik” diyen Louise haberi aldıkları günü şu sözlerle anlattı:

“Gary bizi eve bırakırken yolcu koltuğunda sessizce hıçkıra hıçkıra ağladım ve tüm bunları sindirmeye çalıştım. Ondan sonrası tam bir kasırgaydı. Neler olduğunu anlamak ve daha fazla bilgi edinmek istedik, bu yüzden internette araştırma yaptık. Birleşik Krallık’ta yılda yaklaşık 40 çocuğa yaygın orta hat gliomu teşhisi konulduğunu öğrendik. Sadece %10’u iki yıl veya daha uzun süre hayatta kalabiliyordu. Beyin tümörleri çocuklarda ve 40 yaş altındakilerde en çok öldüren kanser türüymüş.”

HAFTA İÇİ HER GÜN 30 TUR KEMOTERAPİ GÖRDÜ

Louise, teşhisten sonra, University College London’da altı hafta boyunca hafta içi her gün 30 tur radyoterapi görürken Thomas’ın yanında olmak için işinden izin aldı. Hafta sonları eve dönebiliyorlardı. Sonraki beş ay boyunca aile ellerinden geldiğinde onlara verilen tavsiyeye uymaya ve ‘güzel şeyler yapmaya’ karar verdi.  

Thomas hayvanları seviyordu, bu yüzden her hafta sonu farklı bir yeri ziyaret ettiler: Londra Hayvanat Bahçesi, Sea Life, Bournemouth’daki Oceanarium, Marwell Hayvanat Bahçesi, Paulton’s Park ve haziran ayında Beyin Tümörü Yardım Kuruluşu tarafından düzenlenen bir aile günü için Paignton Hayvanat Bahçesi’ne gittiler.

Nisan ayından itibaren Thomas çok yorulduğu için tekerlekli sandalye kullandı ama yine de Madame Tussauds, Tower Bridge, The London Eye, Center Parcs, Alton Towers, Butlins ve Hamleys’e gidebildiler.

YEMEK YİYEMİYOR, OKULA GİDEMİYORDU

Thomas bu koşullar altında elinden gelenin en iyisini yaptı, ancak yemek yiyememesi ve beslenme tüpü takmak zorunda kalması onu çok üzüyordu. Okula fazla gidemedi, okulunu ve arkadaşlarını gerçekten özledi.  Ancak tümörü hakkında hiç soru sormadı; ona hala orada olduğunu söylediler ve o da bunu kabul etti. 

Saçlarını kaybetti ve her kemoterapi döngüsünde trombosit transfüzyonu yaptırmak zorunda kaldı. İlki anafilaktik şoka neden olmuştu, bu yüzden tekrar olmasından çok korkuyordu.

LİMONATA STANDI KURDU, DESTEK YAĞDI

Thomas’ın olumlu anıları da vardı. Evin dışında bir limonata standı kurmaya karar verdi. YouTube’da gördüğü bir şeyden ilham almıştı, annesi de yerel topluluk Facebook grubuna bir ilan koyarak yoldan geçenlerin gelip limonata almalarını istedi.

Gelen destek inanılmazdı, yüzlerce insan limonata almak için standa uğradı. Bu olay yerel gazetede de yer aldı, böylece insanlar Thomas’ı tanımaya başladı. Bu da onu ünlü hissettirdi ve Thomas buna bayıldı. 

OMURGASINA VE BEYİN SAPINA YAYILMIŞTI

12 Eylül’deki yeni MRI taraması, tümörün omurgasına ve beyin sapına yayıldığını gösterdi. Hastane yapabilecekleri başka bir şey olmadığını söyledi ve tüm tedaviyi durdurdu. Bu süre zarfında Thomas pek bir şey yapamadı.  

Thomas bu süreçten sonra sadece dokuz hafta daha yaşayabildi. Ağrıları kontrol altında tutuluyordu ama tedavi olamıyordu. Küçük Thomas 16 Kasım 2024’te huzur içinde hayata veda etti.

‘YİNE DE ŞANSLI OLDUĞUMUZU DÜŞÜNÜYORUM’

Thomas, yaşadığı her şeyden sonra hastanede olmak istemiyordu. Evde olmak istiyordu ve bu da onu salona yerleştirebileceğimiz ve kardeşlerinin istedikleri zaman onu görebilecekleri anlamına geliyordu.

Louise, “Seçme şansına sahip olmak çok önemli. Ne istediğimizi biliyorduk ve bizim için en iyi olanı seçebildik. Tüm bunlar boyunca mutlu olması beni rahatlatıyor. Yine de çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum çünkü herkes bu bakımı alamıyor, aldığımız palyatif bakım mükemmeldi. Çocuklarda beyin tümörleri konusunda farkındalık yaratmak bizim için önemli, umarım bir gün tedavi bulunur ve başka hiçbir aile çocuğunu kaybetmenin acısını yaşamaz. Thomas çok cesurdu ve insanların onu böyle hatırlamasını istiyoruz” dedi.

Mehmet Şimşek